MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA VE ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINA ÇAĞRI "TİYATRO YARIŞMA DEĞİLDİR!”


(Kampanyaya imzanızla destek vermek ve görüşlerinizi belirtmek için tiyatrodayarisma@yahoo.com adresine e-mail atabilirsiniz!)

Kültür ve sanatın rekabet, tüketim ve bir yargılama aracı olarak kullanılması biz eğitimciler açısından kabul edilebilecek bir durum değildir. Kültür-sanat alanında yarışmalar yoluyla oluşturulan aşırı rekabetçi mantık ve bu mantığın ürünleri olan jüri, sanat otoritesi, starlık gibi kavramlar yetişkinler gençler ve çocuklar üzerinde kalıcı hasarlar bırakmaktadır.


Türkiye’de çocukların ve gençlerin kendi yaptıkları tiyatro söz konusu olduğunda gündeme gelen en önemli tartışmalardan birisi yarışma mantığında düzenlenen organizasyonlardır. Yarışma ve rekabet mantığı çocuk gelişimi açısından olumlanabilecek bir durum değildir. Özelikle de sanat üretimi söz konusu olduğunda aşırı rekabete dayalı yarışmacı mantığın öne çıkması pedagojik kalıcı hasarlar açığa çıkarmaktadır. Sanatsal performansın kazanma/kaybetme, yenme/yenilme, elenme/eleme gibi terimlerle değerlendirilmesi çocuğun ve gencin sanat yapma hevesini olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden de, yarışma formatında organizasyonlar yapılmamalıdır. Bunun yerine çocukları sanat üretimine teşvik edici, geleceğin sanat üreticisi ya da bilinçli seyircisi olmaları için eğitim ve dostluk temelinde organizasyonlar tercih edilmelidir.

Bir çocuğun ya da gencin salt sanatsal anlamdaki performansını kıstas alarak estetik değerlendirmeye tabi tutmak, ergenlik dönemindeki bir bireyi rencide etmek pedagojik anlamda doğru değildir. Bu yüzden de tiyatro yapan çocuklar birbiriyle mukayese edilerek değerlendirilmemeli, bireysel gelişim süreci göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Ülkemizde düzenlenen yarışma mantığındaki organizasyonların en büyük sıkıntılarından birisi salt ürün merkezli bir değerlendirme anlayışının öne çıkmasıdır. Doğru eleştiri ve değerlendirme kriterleri olmadığı için, yarışma mantığındaki birçok tiyatro festivali üzerinde şaibeler ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin yaptığı amatör tiyatronun kalitesini ve niteliğini artırdığı iddia edilen yarışmaların bu bağlamda sorgulanması gerekir.

Bir çocuk ya da genç açısından oldukça olumsuz sonuçlar doğurduğuna inandığımız bu tarz organizasyonların terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca ŞÖLEN ya da FESTİVAL adıyla düzenlenen, “gizli yarışma” dediğimiz organizasyonlar da dikkat çekicidir. Bu tarz organizasyonların başvuru koşulları incelendiğinde yarışma koşulları aynen devam etmektedir, sadece isim değişikliğine gidilmiştir. Ayrıca hâkim bir sanat anlayışının dışına çıkılması istenmemekte, ifade özgürlüğü sınırlarını zorlayan bir şekilde metin denetimi talebi olduğu söylenmelidir. Ülkemizde demokratik açılım tartışmalarının olduğu bir dönemde kısıtlayıcı ve yasaklayıcı bir anlayışın dayatılması kabul edilebilecek bir durum değildir. Örneğin İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Tiyatro Şöleni Şartnamesi incelendiğinde, oyunların seçim ve sahneleme ilkeleri konusuna dair belirtilen bazı maddeler aynen şu şekildedir:

1) Seçilecek konularda Milli ve Tarihi konulara ağırlık verilecektir.
2) Kendi yazarlarımıza öncelik tanınacaktır.
3) Konular öğrencilerin seviyesini aşmayacak tarzda olacaktır.
4) Sahnelerde öğrenci adabına uymayan öğrenciler aşan rencide eden konular ayıklanmalıdır.

Ayrıca katılım formunda şu ibare bulunur: “Roldeki önem sırasına göre öğrenci listesi” Büyük rol küçük rol ayrımını kışkırtan ve tiyatronun kumpanya ruhuna zarar veren star anlayışı öğrencileri ben-merkezciğe itmektedir. Bizler aşağıda imzası bulunan eğitimciler ve tiyatro sanatçıları olarak, MEB ve özel eğitim kurumları tarafından anaokulu, ilköğretim lise ve hatta üniversite düzeyinde düzenlenen TİYATRO YARIŞMALARININ kaldırılmasını, şenlik ve festival mantığında organizasyonlar yapılmasını talep ediyoruz. Bu talebin hayata geçirilmesi noktasında ilk olarak kamuoyunda duyarlılık oluşturulması amacıyla bir imza kampanyası başlatıyoruz. Kampanyaya destek olmak için aşağıdaki linke tıklayınız. Ayrıca yasakçı ve rekabetçi uygulamalara dair yazılı ve sözlü bir tartışmanın düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

(Kampanyaya imza vermek için tiyatrodayarisma@yahoo.com adresine e-mail atabilirsiniz.)

ÇAĞRICILAR
1. ASSİTEJ Türkiye Merkezi
2. Oluşum Drama Enstitüsü adına Naci Aslan
3. Prof Dr. İnci San (Çağdaş Drama Derneği Onursal Başkanı-Sanat Eğitimcileri Derneği Kurucu Başkanı)
4. Doç. Dr. Tülin Sağlam (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü-ASSİTEJ Türkiye Merkezi Başkanı)
5. Doç Dr. Selda Öndül (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü)
6. Doç. Dr. Mustafa Sekmen (Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi, IUTA (Uluslararası Üniversite Tiyatrosu Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi)
7. Dr. Adnan Tönel (Akademisyen-Tiyatrocu)
8. Dr. Rasim AŞIN Azerbaycan OYUN Çocuk Tiyatrosu Kurucu-Genel Sanat Yönetmeni-Bakü Slavyan Üniversitesi Öğretim görevlisi)
9. Ali Kırkar (Tiyatro Karşı Kıyı- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
10. Murat Karasu (İstanbul Devlet Tiyatrosu)
11. Şükrü Türen (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları-Yönetmen)
12. Okday Korunan (Oyuncu-İstanbul Devlet Tiyatrosu)
13. Haluk Yüce (Tiyatro Tempo)
14. Metin Boran (Kocaeli Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü/ Türkiye Eleştirmenler Birliği Genel Sekreteri)
15. Bülent Sezgin (Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Etkinlikleri Koordinatörü)
16. Ceren Arzu Okur (Tiyatro ve Drama Eğitmeni-Tiyatro Kurabiye)
17. Elif Temuçin (Tiyatro BEREZE-ASSİTEJ Yönetim Kurulu Üyesi)
18. Duygu Seda Tomru (Dramaturg ve Drama Eğitmeni-EKOL DRAMA)
19. Sibel Tatlıcan (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi)
20. Aysel Yıldırım (Yeşilköşk Anaokulu Drama Öğretmeni)
21. Nesrin Karadağ (Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı- Drama Lideri)
22. Elif Bilgiç (Yakacık Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
23. Deniz Karalar (Kartal Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni-Tiyatro Merdiven)
24. Aynur Demircan (D.T.C.F Tiyatro Tarihi ve Teorisi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi/Sahne Dergisi Editörü)
25. Ayşan Sönmez (Özel Açı İlköğretim Okulu Tiyatro Eğitmeni)
26. Başak Doğan (Orhan Veli İlköğretim Okulu Tiyatro Kulübü Danışman Öğretmeni)
27. Canset KOÇ (A.Ü Çocuk Tiyatrosu, Oyun, Tiyatro ve Drama Yüksek Lisans Öğrencisi-İngilizce Öğretmeni)
28. Erdal İbrahim Kantarcı (Oyuncu- Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi)
29. Burak Akyunak (Sarıyer Doğa Koleji Drama Eğitmeni)
30. Engin ÖZSAYIN -Oyuncu- Ankara Devlet Tiyatrosu
31. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi



24 Ocak 2010 Pazar

Tiyatro ve Eğitim Camiası Kamuoyuna-Kampanya Sürecine Dair Bir Değerlendirme

Tiyatro ve Eğitim Camiası Kamuoyuna

Ocak 2010’da sanat, tiyatro ve drama eğitimcilerinin çağrısıyla başlayan YARIŞ(MA!) YARIŞTIR(MA!) kampanyasında 3 hafta sonunda 166 birey ve kurum kampanyayı desteklediğini belirterek imza atmıştır. Hatırlanacağı üzere kampanyanın temel hedefi tiyatro yarışmalarının çocuklar, gençler ve yetişkinler üzerinde yarattığı psikolojik ve pedagojik hasarlara dikkat çekmek, sanatın rekabet, sansür ve yargılama nesnesi olarak kullanılmasına itiraz etmekti.

Kampanya sürecinde www.tiyatrobiryarismadegildir.blogspot.com adresinde görüş belirten tiyatrocuların, sanat ve drama eğitimcilerin ortaya attığı görüşler şu şekilde özetlenebilir.

1) Yarışma formatında düzenlenen tiyatro festivalleri ortaya çıkardığı sorunlar göz önüne alındığında iptal edilmelidir. Tiyatro sanatı üreticisini baskı altına almadan ve özgürce yapılmalıdır. Bir sanat dalı olarak tiyatro standart bir ölçme-değerlendirmeye tabi tutulamaz. Bu anlamda estetik beğeninin tek-tipleştirici ölçütlerle değerlendirilmesi bilimsel değildir.

2) Sanatsal niteliği artırmak için kriterler gereklidir, ancak salt yetişkin ve uzman mantığına dayalı jüri sistemi farklı problemleri devreye sokmaktadır. Salt ürün ve sonuç merkezli bir eleştiri pratiğini esas alan jüri anlayışı lav edilmelidir. Sanatın nitelikli yapılmasını teşvik etmek için eğitsel paradigmayı esas alan, süreç-merkezli ve demokratik perspektifle hareket eden uzmanlar topluluğu devreye sokulmalıdır.


3) Bazı eğitimciler tek-tipleştirici müsamere mantığının kırılması için tiyatro yarışmalarının olumlu işleve sahip olduğunu belirtmektedirler. Örneğin okul yönetimleri sırf yarışmalar olduğu için tiyatroya maddi manevi yatırım yapmakta ve destek vermektedir. Bu görüşün bir gerçekliğe dayandığı aşikardır. Ancak kampanyayı düzenleyen eğitimciler yarışma formatının tiyatronun yeşermesi ve gelişmesi için tek çözüm olmadığını düşünmektedir. Yarışmaya rağmen tiyatro, ilkesel olarak reddedilmelidir. Ayrıca yarışmaların kaldırılması tiyatronun iptali anlamına gelmemektedir. Asıl hedef ve amaç ilgili kurumları, “rekabetçi ve sansürcü olmayan” bir festival mantığına ikna edebilmek olmalıdır. Güç birliği yapıldığında, somut ve yapıcı taleplerle ortaya çıkıldığında bu haklı talebin karşılığını bulacağı aşikârdır.

4) Canlı performansa dayalı bir sanat türü olan tiyatro söz konusu olduğunda, öğrencilere verilecek ödüllerin yarışma havasını kıracak şekilde düzenlenmesi daha uygun olacaktır. Sonuç-merkezli çalışan profesyonel alanı birebir taklit edecek şekilde ödül törenleri yapılması yerine, alternatif ödül mekanizmaları yapılabileceği ifade edilmiştir. Bu yüzden de geçici haz veren ya da kalıcı hayal kırıklığı yaratan ödül anlayışının değişmesi önerilmektedir.

5) Tiyatronun toplum tabanına yayılması, geleceğin seyircisi ve sanat üreticilerinin yetişmesi bağlamında asıl önemli olan devletin ve özel sektörün sanata altyapı desteği vermesidir.

Bizler aşağıda imzası bulunanlar, yukarıdaki taleplerimizin hayata geçmesi noktasında imza kampanyasını şimdilik bitiriyoruz. Bundan sonraki süreçte MEB ve özel okullarla heyetler bazında görüşmeler yapılması kararı alınmıştır. İlk etapta Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı, İNGED (İngilizce Eğitim Derneği) ve İstanbul’da Türkiye Özel Okullar Birliği ile görüşülecektir. Görüşme sonuçları kamuoyuna açıklanacaktır. Tiyatrocuların başlattığı bu kampanyanın diğer sanat alanlarında çalışan eğitimcilerin de gündemine gelmesini arzuluyor ve “en iyi ödül hak edilmiş alkıştır” diyerek esenlikler diliyoruz.