MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA VE ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINA ÇAĞRI "TİYATRO YARIŞMA DEĞİLDİR!”


(Kampanyaya imzanızla destek vermek ve görüşlerinizi belirtmek için tiyatrodayarisma@yahoo.com adresine e-mail atabilirsiniz!)

Kültür ve sanatın rekabet, tüketim ve bir yargılama aracı olarak kullanılması biz eğitimciler açısından kabul edilebilecek bir durum değildir. Kültür-sanat alanında yarışmalar yoluyla oluşturulan aşırı rekabetçi mantık ve bu mantığın ürünleri olan jüri, sanat otoritesi, starlık gibi kavramlar yetişkinler gençler ve çocuklar üzerinde kalıcı hasarlar bırakmaktadır.


Türkiye’de çocukların ve gençlerin kendi yaptıkları tiyatro söz konusu olduğunda gündeme gelen en önemli tartışmalardan birisi yarışma mantığında düzenlenen organizasyonlardır. Yarışma ve rekabet mantığı çocuk gelişimi açısından olumlanabilecek bir durum değildir. Özelikle de sanat üretimi söz konusu olduğunda aşırı rekabete dayalı yarışmacı mantığın öne çıkması pedagojik kalıcı hasarlar açığa çıkarmaktadır. Sanatsal performansın kazanma/kaybetme, yenme/yenilme, elenme/eleme gibi terimlerle değerlendirilmesi çocuğun ve gencin sanat yapma hevesini olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden de, yarışma formatında organizasyonlar yapılmamalıdır. Bunun yerine çocukları sanat üretimine teşvik edici, geleceğin sanat üreticisi ya da bilinçli seyircisi olmaları için eğitim ve dostluk temelinde organizasyonlar tercih edilmelidir.

Bir çocuğun ya da gencin salt sanatsal anlamdaki performansını kıstas alarak estetik değerlendirmeye tabi tutmak, ergenlik dönemindeki bir bireyi rencide etmek pedagojik anlamda doğru değildir. Bu yüzden de tiyatro yapan çocuklar birbiriyle mukayese edilerek değerlendirilmemeli, bireysel gelişim süreci göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Ülkemizde düzenlenen yarışma mantığındaki organizasyonların en büyük sıkıntılarından birisi salt ürün merkezli bir değerlendirme anlayışının öne çıkmasıdır. Doğru eleştiri ve değerlendirme kriterleri olmadığı için, yarışma mantığındaki birçok tiyatro festivali üzerinde şaibeler ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin yaptığı amatör tiyatronun kalitesini ve niteliğini artırdığı iddia edilen yarışmaların bu bağlamda sorgulanması gerekir.

Bir çocuk ya da genç açısından oldukça olumsuz sonuçlar doğurduğuna inandığımız bu tarz organizasyonların terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca ŞÖLEN ya da FESTİVAL adıyla düzenlenen, “gizli yarışma” dediğimiz organizasyonlar da dikkat çekicidir. Bu tarz organizasyonların başvuru koşulları incelendiğinde yarışma koşulları aynen devam etmektedir, sadece isim değişikliğine gidilmiştir. Ayrıca hâkim bir sanat anlayışının dışına çıkılması istenmemekte, ifade özgürlüğü sınırlarını zorlayan bir şekilde metin denetimi talebi olduğu söylenmelidir. Ülkemizde demokratik açılım tartışmalarının olduğu bir dönemde kısıtlayıcı ve yasaklayıcı bir anlayışın dayatılması kabul edilebilecek bir durum değildir. Örneğin İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Tiyatro Şöleni Şartnamesi incelendiğinde, oyunların seçim ve sahneleme ilkeleri konusuna dair belirtilen bazı maddeler aynen şu şekildedir:

1) Seçilecek konularda Milli ve Tarihi konulara ağırlık verilecektir.
2) Kendi yazarlarımıza öncelik tanınacaktır.
3) Konular öğrencilerin seviyesini aşmayacak tarzda olacaktır.
4) Sahnelerde öğrenci adabına uymayan öğrenciler aşan rencide eden konular ayıklanmalıdır.

Ayrıca katılım formunda şu ibare bulunur: “Roldeki önem sırasına göre öğrenci listesi” Büyük rol küçük rol ayrımını kışkırtan ve tiyatronun kumpanya ruhuna zarar veren star anlayışı öğrencileri ben-merkezciğe itmektedir. Bizler aşağıda imzası bulunan eğitimciler ve tiyatro sanatçıları olarak, MEB ve özel eğitim kurumları tarafından anaokulu, ilköğretim lise ve hatta üniversite düzeyinde düzenlenen TİYATRO YARIŞMALARININ kaldırılmasını, şenlik ve festival mantığında organizasyonlar yapılmasını talep ediyoruz. Bu talebin hayata geçirilmesi noktasında ilk olarak kamuoyunda duyarlılık oluşturulması amacıyla bir imza kampanyası başlatıyoruz. Kampanyaya destek olmak için aşağıdaki linke tıklayınız. Ayrıca yasakçı ve rekabetçi uygulamalara dair yazılı ve sözlü bir tartışmanın düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

(Kampanyaya imza vermek için tiyatrodayarisma@yahoo.com adresine e-mail atabilirsiniz.)

ÇAĞRICILAR
1. ASSİTEJ Türkiye Merkezi
2. Oluşum Drama Enstitüsü adına Naci Aslan
3. Prof Dr. İnci San (Çağdaş Drama Derneği Onursal Başkanı-Sanat Eğitimcileri Derneği Kurucu Başkanı)
4. Doç. Dr. Tülin Sağlam (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü-ASSİTEJ Türkiye Merkezi Başkanı)
5. Doç Dr. Selda Öndül (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü)
6. Doç. Dr. Mustafa Sekmen (Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi, IUTA (Uluslararası Üniversite Tiyatrosu Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi)
7. Dr. Adnan Tönel (Akademisyen-Tiyatrocu)
8. Dr. Rasim AŞIN Azerbaycan OYUN Çocuk Tiyatrosu Kurucu-Genel Sanat Yönetmeni-Bakü Slavyan Üniversitesi Öğretim görevlisi)
9. Ali Kırkar (Tiyatro Karşı Kıyı- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
10. Murat Karasu (İstanbul Devlet Tiyatrosu)
11. Şükrü Türen (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları-Yönetmen)
12. Okday Korunan (Oyuncu-İstanbul Devlet Tiyatrosu)
13. Haluk Yüce (Tiyatro Tempo)
14. Metin Boran (Kocaeli Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü/ Türkiye Eleştirmenler Birliği Genel Sekreteri)
15. Bülent Sezgin (Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Etkinlikleri Koordinatörü)
16. Ceren Arzu Okur (Tiyatro ve Drama Eğitmeni-Tiyatro Kurabiye)
17. Elif Temuçin (Tiyatro BEREZE-ASSİTEJ Yönetim Kurulu Üyesi)
18. Duygu Seda Tomru (Dramaturg ve Drama Eğitmeni-EKOL DRAMA)
19. Sibel Tatlıcan (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi)
20. Aysel Yıldırım (Yeşilköşk Anaokulu Drama Öğretmeni)
21. Nesrin Karadağ (Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı- Drama Lideri)
22. Elif Bilgiç (Yakacık Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
23. Deniz Karalar (Kartal Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni-Tiyatro Merdiven)
24. Aynur Demircan (D.T.C.F Tiyatro Tarihi ve Teorisi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi/Sahne Dergisi Editörü)
25. Ayşan Sönmez (Özel Açı İlköğretim Okulu Tiyatro Eğitmeni)
26. Başak Doğan (Orhan Veli İlköğretim Okulu Tiyatro Kulübü Danışman Öğretmeni)
27. Canset KOÇ (A.Ü Çocuk Tiyatrosu, Oyun, Tiyatro ve Drama Yüksek Lisans Öğrencisi-İngilizce Öğretmeni)
28. Erdal İbrahim Kantarcı (Oyuncu- Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi)
29. Burak Akyunak (Sarıyer Doğa Koleji Drama Eğitmeni)
30. Engin ÖZSAYIN -Oyuncu- Ankara Devlet Tiyatrosu
31. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi



24 Ocak 2010 Pazar

Tiyatro ve Eğitim Camiası Kamuoyuna-Kampanya Sürecine Dair Bir Değerlendirme

Tiyatro ve Eğitim Camiası Kamuoyuna

Ocak 2010’da sanat, tiyatro ve drama eğitimcilerinin çağrısıyla başlayan YARIŞ(MA!) YARIŞTIR(MA!) kampanyasında 3 hafta sonunda 166 birey ve kurum kampanyayı desteklediğini belirterek imza atmıştır. Hatırlanacağı üzere kampanyanın temel hedefi tiyatro yarışmalarının çocuklar, gençler ve yetişkinler üzerinde yarattığı psikolojik ve pedagojik hasarlara dikkat çekmek, sanatın rekabet, sansür ve yargılama nesnesi olarak kullanılmasına itiraz etmekti.

Kampanya sürecinde www.tiyatrobiryarismadegildir.blogspot.com adresinde görüş belirten tiyatrocuların, sanat ve drama eğitimcilerin ortaya attığı görüşler şu şekilde özetlenebilir.

1) Yarışma formatında düzenlenen tiyatro festivalleri ortaya çıkardığı sorunlar göz önüne alındığında iptal edilmelidir. Tiyatro sanatı üreticisini baskı altına almadan ve özgürce yapılmalıdır. Bir sanat dalı olarak tiyatro standart bir ölçme-değerlendirmeye tabi tutulamaz. Bu anlamda estetik beğeninin tek-tipleştirici ölçütlerle değerlendirilmesi bilimsel değildir.

2) Sanatsal niteliği artırmak için kriterler gereklidir, ancak salt yetişkin ve uzman mantığına dayalı jüri sistemi farklı problemleri devreye sokmaktadır. Salt ürün ve sonuç merkezli bir eleştiri pratiğini esas alan jüri anlayışı lav edilmelidir. Sanatın nitelikli yapılmasını teşvik etmek için eğitsel paradigmayı esas alan, süreç-merkezli ve demokratik perspektifle hareket eden uzmanlar topluluğu devreye sokulmalıdır.


3) Bazı eğitimciler tek-tipleştirici müsamere mantığının kırılması için tiyatro yarışmalarının olumlu işleve sahip olduğunu belirtmektedirler. Örneğin okul yönetimleri sırf yarışmalar olduğu için tiyatroya maddi manevi yatırım yapmakta ve destek vermektedir. Bu görüşün bir gerçekliğe dayandığı aşikardır. Ancak kampanyayı düzenleyen eğitimciler yarışma formatının tiyatronun yeşermesi ve gelişmesi için tek çözüm olmadığını düşünmektedir. Yarışmaya rağmen tiyatro, ilkesel olarak reddedilmelidir. Ayrıca yarışmaların kaldırılması tiyatronun iptali anlamına gelmemektedir. Asıl hedef ve amaç ilgili kurumları, “rekabetçi ve sansürcü olmayan” bir festival mantığına ikna edebilmek olmalıdır. Güç birliği yapıldığında, somut ve yapıcı taleplerle ortaya çıkıldığında bu haklı talebin karşılığını bulacağı aşikârdır.

4) Canlı performansa dayalı bir sanat türü olan tiyatro söz konusu olduğunda, öğrencilere verilecek ödüllerin yarışma havasını kıracak şekilde düzenlenmesi daha uygun olacaktır. Sonuç-merkezli çalışan profesyonel alanı birebir taklit edecek şekilde ödül törenleri yapılması yerine, alternatif ödül mekanizmaları yapılabileceği ifade edilmiştir. Bu yüzden de geçici haz veren ya da kalıcı hayal kırıklığı yaratan ödül anlayışının değişmesi önerilmektedir.

5) Tiyatronun toplum tabanına yayılması, geleceğin seyircisi ve sanat üreticilerinin yetişmesi bağlamında asıl önemli olan devletin ve özel sektörün sanata altyapı desteği vermesidir.

Bizler aşağıda imzası bulunanlar, yukarıdaki taleplerimizin hayata geçmesi noktasında imza kampanyasını şimdilik bitiriyoruz. Bundan sonraki süreçte MEB ve özel okullarla heyetler bazında görüşmeler yapılması kararı alınmıştır. İlk etapta Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı, İNGED (İngilizce Eğitim Derneği) ve İstanbul’da Türkiye Özel Okullar Birliği ile görüşülecektir. Görüşme sonuçları kamuoyuna açıklanacaktır. Tiyatrocuların başlattığı bu kampanyanın diğer sanat alanlarında çalışan eğitimcilerin de gündemine gelmesini arzuluyor ve “en iyi ödül hak edilmiş alkıştır” diyerek esenlikler diliyoruz.

Kampanyaya destek veren kişi ve kurumlar (imzalar her gün yenilenmektedir)

KAMPANYAYI DESTEKLEYEN KİŞİ VE KURUMLAR:

1. ASSİTEJ Türkiye Merkezi
2. Oluşum Drama Enstitüsü adına Naci Aslan
3. Sahne Eğitim Derneği
4. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi
5. İstanbul Üniversitesi Eğitim Araştırma Topluluğu Deneysel Sahne Öğrencileri ve Mezunları
6. Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi Tiyatro Topluluğu (SSALTT)
7. Kadıköy Anadolu Lisesi Tiyatro Topluluğu
8. Derme Tiyatro
9. Tiyatro Simurg
10. Tarla Faresi Tiyatrosu
11. BÜO (Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları)
12. Prof Dr. İnci San (Çağdaş Drama Derneği Onursal Başkanı-Sanat Eğitimcileri Derneği Kurucu Başkanı)
13. Prof. Dr. Ayşegül Yüksel (DTCF Emekli Öğretim Üyesi, Eleştirmen)
14. Doç. Dr. Tülin Sağlam (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü-ASSİTEJ Türkiye Merkezi Başkanı)
15. Doç Dr. Selda Öndül (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü)
16. Doç. Dr. Mustafa Sekmen (Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi, IUTA (Uluslararası Üniversite Tiyatrosu Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi)
17. Yrd. Doç. Dr. A. Kadir Çevik (DTCF Tiyatro Bölümü, Oyun ve Tiyatro Akademisi Derneği Başkanı, Oyun ve Tiyatro Pedagogu)
18. Yrd. Doç.Dr. Selda Ergün (Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi,Sahne Sanatları Bölümü,Oyunculuk Ana Sanat Dalı-İzmir)
19. Yrd. Doç Dr Nihal Kuyumcu (İstanbul Üniversitesi)
20. Yrd. Doç.Dr. Nami Eren Beştepe (Sanat Eğitimcisi, Çağdaş Drama Derneği Hatay Temsilcisi)
21. Dr. Süreyya Karacabey (A.Ü DTCF Tiyatro Bölümü)
22. Dr. Adnan Tönel (Akademisyen-Tiyatrocu)
23. Dr. Rasim AŞIN Azerbaycan OYUN Çocuk Tiyatrosu Kurucu-Genel Sanat Yönetmeni-Bakü Slavyan Üniversitesi Öğretim görevlisi)
24. Dr. Okday Korunan (Oyuncu-İstanbul Devlet Tiyatrosu)
25. Ali Kırkar (Tiyatro Karşı Kıyı- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
26. Ö.Özlem Gökbulut (Çağdaş Drama Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
27. Öğr. Gör. Gülşen Yeğen (Abant İzzet Baysal Üniversitesi Drama Eğitimcisi)
28. Ali K. Saysel (Akademisyen, Boğaziçi Üniversitesi İstanbul)
29. Murat Karasu (İstanbul Devlet Tiyatrosu)
30. Şükrü Türen (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları-Yönetmen)
31. Haluk Yüce (Tiyatro Tempo)
32. Metin Boran (Kocaeli Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü/ Türkiye Eleştirmenler Birliği Genel Sekreteri)
33. Zeynep Tanbay (Dansçı)
34. Ceren Arzu Okur (Tiyatro ve Drama Eğitmeni-Tiyatro Kurabiye)
35. Elif Temuçin (Tiyatro BEREZE-ASSİTEJ Yönetim Kurulu Üyesi)
36. Duygu Seda Tomru (Dramaturg ve Drama Eğitmeni-EKOL DRAMA)
37. Bülent Sezgin (Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Etkinlikleri Koordinatörü-BGST)
38. İclal Muslu (Doğa Koleji Müzik Bölüm Başkanı)
39. Barış Sezgin (Doğa Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Başkanı-BGST)
40. Tuğçe Mine Aktülay (Beykoz Doğa Koleji Drama Öğretmeni)
41. Elif Bilgiç (Yakacık Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni- Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi)
42. Deniz Karalar (Kartal Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni-Tiyatro Merdiven)
43. Burak Akyunak (Sarıyer Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni-BGST)
44. Ayşan Sönmez (Özel Açı İlköğretim Okulu Tiyatro Eğitmeni-BGST)
45. İlker Yasin Keskin (Tiyatrocu, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu)
46. Aysel Yıldırım (Yeşilköşk Anaokulu Drama Öğretmeni-BGST)
47. Başak Doğan (Orhan Veli İlköğretim Okulu Tiyatro Kulübü Danışman Öğretmeni)
48. Sibel Tatlıcan (Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi)
49. Nesrin Karadağ (Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı- Drama Lideri)
50. Aynur Demircan (D.T.C.F Tiyatro Tarihi ve Teorisi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi/Sahne Dergisi Editörü)
51. Canset Koç (A.Ü Çocuk Tiyatrosu, Oyun, Tiyatro ve Drama Yüksek Lisans Öğrencisi-İngilizce Öğretmeni)
52. Erdal İbrahim Kantarcı (Oyuncu- Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Sahnesi)
53. Engin Özsayın -Oyuncu- Ankara Devlet Tiyatrosu
54. Nevzat Süs (Tiyatro Oyuncusu-VeTiyatro)
55. Bilal AKAR (Öğrenci- Tiyatrocu)
56. Mehtap SİPOR (Göle Kız Teknik ve Meslek Lisesi Edebiyat Öğretmeni)
57. Bil. Uzm. Esra AÇIKEL (A.Ü. Uygulama Anaokulu Öğretmeni ve Drama Lideri)
58. Semra Kaya
59. Banu Hepçekenler
60. Enis Kanmaz (Resim Öğretmeni)
61. Ebru Devrim Sayman (Oyuncu ve Eğitimci)
62. Gizem Kurtsoy, (Öğretim Görevlisi, İstanbul)
63. Zuhal Acarkan (Çocuk Müzeleri Derneği İzmir Temsilcisi)
64. Yalcin Baykul (Yazar, yönetmen, çevirmen)
65. Ertuğrul Timur (www.tiyatrom.com editörü)
66. Ali Sevgi (Oluşum Drama Enstitüsü)
67. Pınar Tümer (Öğrenci-ANTAKYA)
68. Serkan Kırmızı
69. Müge Saut (Oyuncu)
70. Esen Ayman
71. Nedim Buğral (Şahinkaya Koleji ve Nilüfer Belediyesi - Bursa Tiyatro Eğitmeni)
72. Deniz Gümüstekin (Öğrenci, A.Ü DTCF Tiyatro Bolümü)
73. Kezban Ökten
74. Ender Sakallı (Oyuncu, Nöbetçi Tiyatro)
75. Dılşah Kamal (Öğrenci, A.Ü DTCF Tiyatro Bölümü)
76. Sultan Kaleli (Tiyatrocu/Psikolog (İÜ EAT Deneysel Sahne / İstanbul Adliyesi)
77. Ömer F. Kurhan
78. Beyhan Yüksel- Oluşum Drama Enstitüsü Drama Lideri Adayı
79. Ferah Erdemir
80. Eylem Karakaya
81. Osman Kadri Koca (Ekonomist Financial Product Designer Europe Finance Co.)
82. Derya Atalan
83. Aynur EĞİTMEN (Çağdaş Drama Derneği)
84. Hacer Balli
85. Sebla OĞUR (A.Ü Yaratıcı Drama Yüksek Lisans Öğrencisi, Drama ve Tiyatro Eğitmeni
86. Çiğdem Kır (Üsküdar Doğa Koleji Drama Öğretmeni)
87. Sena Caner (İTÜ Taşkışla Sahnesi)
88. Metin Göksel (Tiyatrocu, Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi YK üyesi)
89. Tuğba Tüzün (Ankara Üniversitesi Yaratıcı Drama Yükseklisans Öğrencisi)
90. Nurhan ALEÇAKIR (Rehber Öğretmen ve Yaratıcı Drama Eğitim Uzmanı)
91. Özge Sever (Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları)
92. Gülsün Odabaş (Oyun Eleştiri Dergisi Koordinatörü - Oyuncu)
93. Nimet Erdem (Atakent Doğa Koleji Drama Öğretmeni)
94. Ayla Sönmez
95. Dilek Kıran
96. Sertaç Ayvaz (Drama-Tiyatro Çalıştırıcısı, Yönetmen, Herkesetiyatro.com)
97. Dilek Türk (Oyuncu, Herkese tiyatro.com)
98. Rıfat Magriso
99. Mehmet Bademli
100. Aynur Diz
101. Fırat Güllü (Tiyatro Boğaziçi)
102. Dundar Incesu
104. Muhammet Çelik
105. Onur Akyıl ( Dokuz Eylül Ünv. Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Mezunu)
106. Zehra Mavi Yeşil (Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü 4.sınıf öğrencisi)
107. Hakan Sezerel (Çağdaş Drama Derneği Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi ve Özel Mat-Fkb Gelişim Okulları Drama Eğitmeni)
108. Özgür Eren (Tiyatro Boğaziçi)
109. Müjde Yılmaz
110. Eren Eryol
111. Melek Çalışmaz
112. Yener Aksu (TAKSAV Ankara Tiyatro Festivali Yönetmeni)
113. İpek Kadılar Altıner (Tiyatro Kedi)
114. Deniz Aytekin (Oluşum Drama Enstitüsü Drama Lideri Adayı)
115. Ergün Işıldar Yönetmen/Oyuncu İBBŞT)
116. Derya Sağlam (Tiyatro Sanatçısı)
117. Mehmet Selin Sağdıç (Tiyatro Sanatçısı)
118. Atila Alpöge -Yazar
119. Eser Dilsöz (Öğretmen-Tiyatrocu/Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu)
120. Aynur Diz Ölkebaş (Tiyatro Simurg)
121. Esra Aşan (BGST)
122. Zafer Gecegörür (Oyuncu-Yönetmen-Drama Lideri Bartın)
123. Hanife Benzer (A.Ü, Çocuk Tiyatrosu, Oyun, Tiyatro ve Drama Y.L Öğrencisi - Okul Öncesi Öğretmeni)
124. Azade Küçükaycan Oyuncu- Ankara Devlet Tiyatrosu
125. Özgür ÇİÇEK (Öğretmen – Tiyatrocu/BGST)
126. Erkan Ergin A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro Bolumu Ogr.Elemani
127. Gülsüm Yaşar (Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Drama Eğitmeni)
128. Şaziye Dağyapan (A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro Kuramları, Dramaturgi ve Eleştiri YL Öğrencisi)
129. Güliz Gündüz- (A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro Bölümü 1.SINIF ÖĞRENCİSİ)
130. Emine Nihan KUZU (A.Ü DTCF Tiyatro Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi - İngilizce Öğretmeni)
131. Özge Öztürk (A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro Bölümü-Öğrenci)
132. Tufan AFŞAR - A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro Bölümü Öğrencisi
133. Yıldız Yaman Bahçeşehir Florya Koleji Drama Öğretmeni
134. Funda Aktan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrencisi
135. Bilge Serdar (Matematik Öğretmeni-/A.Ü- Tiyatro Bölümü-Çocuk Tiyatrosu-Oyun Tiyatro- Drama YL öğrencisi)
136. Pembe Akgün Köse (Oyun Yazarı)
137. Tulga Serim
138. İnci Gürbüzatik, ASSİTEJ,UNİMA,ÇDD,BESAM üyesi
139. Avukat Akif KARAPINAR (Birgün gazetesi okuru, Marjinal Hukuk Bürosu www.akifkarapinar.av.tr)
140. Ezgi yıldız (Oyuncu-A.Ü DTCF Tiyatro Bölümü Araştırma Görevlisi)
141. Özgür Calık - Konak Kültürevi Tiyatro eğitmeni
142. Necati Arpacı - Konak Tiy. Eğitmeni
143. Timur Köseoğlu - Mavi Balon Gösteri Hizmetleri
144. İbrahim Arat - Mavi Balon Gösteri Hizmetleri
145. Ertan Ekmekçi- Mavi Balon Gös. Hiz.
146. Levent Yılmaz – Oyuncu
147. Osman Dönmez – Oyuncu
148. Özlem İşcimen – Öğretmen
149. Suphi Öztaş (Masal Kitabevi - Tiyatrocu Kitapçı)
150. Bora Özkula (Oyuncu/ Bursa Devlet Tiyatrosu- Osmangazi Belediye Tiyatrosu Sanat Yönetmeni)
151. A. Dilek Kangal(Gazi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi)
152. Oya Gülmez
153. Tuğçe Keskin (Drama Öğretmeni)
154. Yılmaz Angay
155. Handan Ergiydiren (22/11 Proje(ler) Lideri - Koreograf Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi Üyesi)
156. Talin Büyükkürkciyan (Koreograf-Dansçı)
157. Murat Garipagaoglu (İBŞT Tiyatrosu Oyuncu)
158. Sevilay Saral (Oyun Yazarı-BGST)
159. Betül Eryılmaz (Süleyman Demirel Üniversitesi Sahne Sanatları/ Dramatik Yazarlık mezunu)
160. Uluç Esen (Tiyatrocu-BGST)
161. Yıldız Ak (Oluşum Drama Liderlik Programı Öğrencisi)
162. Emin Keşmer (Öğretmen)
163. Piri Kaymakçıoğlu (Mühendis-Tiyatrocu)
164. Özge Bozdoğan-Siyasal Bilgiler Fakültesi Tiyatro Topluluğu (Öğrenci)
165. Ümit Kireççi (Düşevi Lila Düşler Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni)
166. Mustafa Öztürk (Ankara Üniversitesi Öğrenci)
167. Bünyamin Durali
168. M.Nurkut İlhan (Assitej Türkiye Merkezi-Oyuncu, Yönetmen)
169. Adem Akıncıoğlu
170. Deniz Sıkı
171. Gözde Güldiken(oyuncu)
172. Aylin Çalap (tiyatrocu/pedagog)
173. Serpil Demirci (Öğretmen İstanbul)
174. Fatma Çölkesen
175. Ülfet Sevdi- oyun yazarı-dramaturg
176. Duygu Yılancı- Oyuncu
177. Nü.kolektif
178. Gülçin TETİK ÜLKÜ
179. Melih Gündüz (Drama Eğitmeni)

180. Birol Tezcan (Oyuncu, yazar, YERALTI)
181.Erdem Gündüz, (dansçı) MSGSU SBE Gösteri Sanatları Yüksek lisans öğrencisi
182. Mustafa Sancak/Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Eğitmeni

Bünyamin Durali'nin Kampanyaya Dair Görüşleri

Merhaba, "Tiyatro Yarışma Değildir" adıyla başlattığınız kampanyayı, olanca içtenliğimle destekliyorum. Tiyatro Yarışma Değildir belgisi, tüm sanat etkinlikleri/dalları için geçerli bence.

Ben yıllardır, sanat-edebiyat dergilerinde, aklımın erdiğince/dilimin döndüğünce, özel ilgi alanım olan edebiyat/şiir dünyamızdaki yarış(tır)malar için, aynı hassasiyeti göstermeye çalışıyorum. Ne yazık ki, dişe dokunur bir mesafe kat ettiğimi(zi) söyleyemeyeceğim. Estetikçe çok güçlü, iyi, hattâ büyük diye niteleyebileceğimiz şair ve yazarlarımız bile, on yıllardır, bu "yarış(tır)ma rezaletleri"nin ateşine (ya seçici kurullarda yer alarak, ya da bizzat yarışmalara katılarak) yelyepelek odun taşımakta bir beis görmüyorlar nedense. Onların bu tavrını sonuna değin olumsuzluyor ve etik açıdan utanılası bir pozisyon olarak görüyorum. Meselenin çok daha hüzünlendirici bir yönü var ki, o da, kendilerini genelde demokrat/özgürlükçü olarak gören bu insanların, sömürü ve zulüm sistemlerinin başat karakteri olan "kapitalist rekabetçi mantığı", tutuculara taş çıkartırcasına adeta, sanat insanlarının tepesinde demokles'in kılıcı gibi sallandırmaktan hiçbir rahatsızlık hissetmemeleridir. "Güçlünün zayıfı ayıklaması prensibi"nin sanatsal yaratıcılık alanlarına taşınması, giderek meşrulaştırılması demek olan bu türden "sosyal-faşizan girişimler"i bilinçle reddediyor, yerden göğe değin haklı kampanyanızı aynı duyarlılıkla destekliyorum.

Berfin Bahar (Ocak 2010, Sayı: 143) adlı kültür-sanat-edebiyat dergisinde yayımlanmış olan, "Saforizmalar" adlı 21 bölümceden ibaret son yazılarımdan birindeki dört bölümceyi de, çabalarınıza omuz vermek amacıyla yolluyorum. Burada geçen şair/yazar sözcükleri yerine, tiyatro sanatçısı, şiir sözcüğü yerine de tiyatrocu diyerek, karşı-çıkışımızı tazeleyebiliriz.

13. Gülünçtür yarışmacı şairler. Komik değil, gülünç diyorum, dikkat! Komik, teatraldir ne de olsa, artistik bir boyutu vardır onun. Dramatiğin tersi olarak, kendini estetik bir fay hattının içine sokar... Ya gülünç? Çapaçulluğun, salaşlığın, sakilliğin, mekanik ve metalik bir dünyaperverliğin, “her canlı ölümü tadacaktır” uyarısının zıddına palazlanan bir gayretkeşliğin nişanesi.

14. Plaket, para, madalya..ve Şair!..Yan yana düşünülmesi dahi, diken diken ediyor insanın tüylerini. Yüz kızartıcı bir suçtur, şairlerin ödül peşinde koşturması.

15. Beni çarpan bir sözdür, hiç unutmam: “Banka kurmak, banka soymaktan daha büyük ahlâksızlıktır”. Şiir adına plaket almak, para almak, madalya almak; şiiri yasaklamaktan, şairi tutuklamaktan daha mı ahlâklıdır sanki?

16. Plaketi, parayı, madalyayı vermeye kalkışan/veren, özel veya tüzel kişiliğin suratına suratına çarpmadıkça verilmeye kalkışılan/verilen nesneleri; şiirin ruhu huzur bulamayacak, ey şair (yahut şair bozuntusu)!

Bünyamin Durali

13 Ocak 2010 Çarşamba

NEDİM BUĞRAL Bursa bölgesinden gözlemlerini aktarıyor.

Yaklaşık beş yıl önce Mustafakemalpaşa-Bursa'da belediyeye bağlı çalışırken şöyle gözlemlerim oldu:


Şimdiki Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı o zamanın ilçe milli eğitim müdürü zamanında tiyatro oynadığından! tiyatroyu çok sevdiğinden bahsediyordu her fırsatta. Biz Belediyeye bağlı bir ekip olarak İki Bavul Dolusu isimli çocuk oynumuzu ise kendi ilçe öğrencilerimize sahneleyemiyorduk. Nedenlerinden biri okullara pay vermeyi prensip olarak red etmemizdi. Basit illüzyon gösterileri ve ne olduğu belli olmayan oyunlar gelirin yarısını öğretmenevine bırakarak oyunlarını oynuyorlardı. Bizim festivallere katılan başka il ve ilçelerden davet alan oyunumuz ayrıca kurumlar arası gizli çekişme nedeni ile de sahnelenemiyordu ilçe öğrencilerine. Çünkü o dönemin belediye başkanı Ak Partili değildi. O dönemin ilçe milli eğitim müdürü ise şimdi Akpartili belediye başkanı. Bizden değilsin mantığı yüzünden ilçe öğrencisi buluşamadı oyunla. Ve benim bir sonraki çocuk oyunumu doğrudu orada yaşadıklarım, bir sonraki oyunumun ismi "Bizden Değilsin" oldu. O dönem aynı zihniyet bir tiyatro yarışması düzenledi liseler arasında. Diğer yarışma hikâyelerine benzer şeyler yaşandı Mustafakemalpaşa'da da. Ama paylaşmaya değer gördüğüm en önemli şey; bu yarışmaya ekiplerini hazırlayanların önemli bir kısmının Eğitim Sen'li öğretmenlerin oluşudur. Olaya sığ bir şekilde sağ, sol, şimdiki iktidar ve sanata bakışlarındaki iktidarsızlıkları olarak bakmıyorum. Şu an Bursa'da ve huzurlu bir ortamda işimi yapıyorum, ama taşrada yaşananlar İstanbul'dan farklı. Taşrada seyirciler sürü gibi sürükleniyor oyunlara, okul tiyatroları iktidar yalakalarına sürükleniyor ve örgütlülükten bahsedenler yarışlarda en ön saflarda koşuyor. Çocukların da dili yerlerde o koşanlara yetişmeye çalışıyor. Marmara'da size çok uzak olmayan bir coğrafyada çocuklara olan tiyatro ve sorunları sanki çağımızın 30 yıl gerisinden geliyor.

Saygılarımla...(http://www.nedimbugral.net/)
Nedim Buğral

6 Ocak 2010 Çarşamba

“ TİYATRO YARIŞMA DEĞİLDİR!” düşüncesini Ceren Arzu Okur yorumluyor!

“ TİYATRO YARIŞMA DEĞİLDİR!”

Günümüzde çocuklar, küçük yetişkinler olarak algılanmaya başlanmıştır. Çocuğa ait pedagojik özellikler göz ardı edilerek, çocuklar neredeyse konuşmaya başladıklarından beri kendilerini yetişkin dünyasında bulmaktadırlar. Günümüzde “çocuk” kavramı tartışıla dursun, çocukların kıyafetlerinden tutunda, oynamaları istenen oyunlara kadar, yetişkin dünyasında birer tüketici durumuna sürüklenmektedirler. Çocuğun ailesi kanalıyla “pazar” olarak görüldüğü bir çağda, çocuğun saflığını ve “kendiliğini” nasıl koruyacağız? Reklamlarda, medyada, televizyonda çocuğun durduğu yer neresidir? Gönül isterdi ki, günümüz çocuk tiyatroları emekçileri bu soruyu tartışsın ve çözümler üretsin. Ancak henüz bu kavramların tartışılmasına gelinemedi.

Çocuklar tiyatroda da meta olarak görülmeye başlandılar. Özel okulların birbirlerinden farklı olma iddialarında, çocuklar acımasızca kullanılıyorlar. Öğretmenlerde bu sistemde işlerini kaybetmemek ya da işlerini iyi yaptığı iddiasını koruyabilmek için, çocuklara fiziksel ve duygusal olarak yüklenmektedirler. Devlet okullarında durum özel okullardaki kadar yıpratıcı olmamasına rağmen, çocuğa biçilen rol yine değişmiyor. Çocuklar yarışmalardan yarışmalara sürükleniyor. Sadece tiyatroda değil her alanda konuşmaya başladıklarından beri yarıştırıldıklarını görüyoruz. Bu yarış her geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığının katkılarıyla artarak sürmekte ve nereye gideceği kestirilemeyen, çocuklar üzerindeki zararı öngörülemeyen durumlar ortaya çıkmaktadır.

Tiyatro yarışmaları Oscar törenlerini aratmayacak biçime kavuşmuştur. Üstelik bu yarışmalar festival, şenlik adları altında da yapılabilmektedir. Adı üstünde şenlikler ve festivaller yapıldığı konu üstünden ortam yaratmak ve paylaşımda bulunabilmek için düzenlenir. Oysaki, ne özel tiyatro yarışmalarında ne de M.E. B.'lığının düzenlediği yarışmalarda bu özelliğe rastlanmamaktadır. Yarışma ortamında, hele de çocukların olduğu bir yarışma ortamında nasıl bir paylaşım beklenebilir ki? Çocukların hayata hazırlanmaları gerektiği, her alanda yarış olduğu kaçınılmaz gerçeğini savunan “aydınlar” ise yanılmaktadır. Çocuklar zaten kendi aralarında rekabet duygusunu oyunlarında geliştirmektedirler. Biz yetişkinlere düşen görev ise (eğer yaşadığımız dünyanın değerlerini onaylamıyorsak) çocukları üretmeye ve paylaşıma odaklayabilmektir. Bu yüzden yarışmaları yüceltmek ya da desteklemek mesleğimize ve çocuklarımıza zarar getirecektir.

Tiyatro doğası itibariyle yarışmaya uygun değildir. Her oynanan oyun bir diğerinden değişik olacağına göre, bir tiyatro oyununun yarıştırılması mümkün değildir. Yetişkinler bu gerçeği bilirler bu yüzden tiyatro yarışmaları düzenlenmez. Yetişkinler tiyatro yarışmalarından kendilerini korurken, aynı ayrıcalığı çocuklara sunmamaktadırlar. Bir resim, bir seramik obje, bir yazı doğası gereği yarıştırılabilir, her zaman aynı biçimini koruyacaktır. Tiyatro için bu söz konusu değildir. Sübjektifliğin önüne geçebilmek mümkün olmayacaktır. Tiyatro yarışmalarının savunulacak bir yanı yoktur. Ancak tiyatro buluşmaları yapılabilir.

Bu nedenle YARIŞ-MA YARIŞTIR-MA diyoruz! Aynı görüşleri paylaşıyorsanız lütfen http://tiyatrobiryarismadegildir.blogspot.com/ adresine girin ve bir e-mail atın imzalar çoğalsın ve çocuklar artık en azından tiyatro alanında yarışmasın!


Kişisel Bir Deneyim;
Özel Marmara İlköğretim Okulunda çalışırken “Çocukların Çocuklara Tiyatro Festivali”ni düzenledim. Önümüzde bu alanda Ankara ve İstanbul'da yapılan İNGED yarışmaları vardı. (Bu yarışmalara okul yönetimince çalıştığım okulla katılmak zorunda kaldığımı ve yarıştıranlardan biri olduğumu da açıklamalıyım; bu yarışmaları onayladığım anlamına gelmez.) MEB ve İNGED yarışmalarında verilen ödüller Oscar törenini aratmaz ve gruplar birbirlerinin oyunlarını genellikle seyretmezler. Ortada bir yarışma, rekabet havası vardır. Bu rekabet ortamını nasıl aşarız ve okulların kapanışa kadar durmasını nasıl sağlarız diye düşünürken farklı bir biçim geliştirdim. Okullarda çalışanlar bilirler, eğer kapanış için toparlayıcı bir etkinlik yaratamazsanız gruplar işleri bitince okullarına dönerler.

Çocukların Çocuklara Tiyatro Festivali deneyiminde yine bir jüri vardı, ancak bu jüri katılan grupların okullarından oyuncu olmayan ikişer öğrenciden oluşuyordu. Çocuk jürisi elindeki kâğıtlara oyunları “en” formatı içinde işaretledi. Bu “en”ler birbirinden daha üstün olmayan nitelikler göz önüne alınarak bulundu. Kriterler grup sayısı kadar belirlendi. En güldüren oyun, en düşündüren oyun, en fantastik oyun, en görsel oyun, en müzikli oyun, en masalsı oyun gibi aslında suni ama biri diğerinden değer olarak farklı olmayan kriterler seçildi. Bu biçim sadece grupların kapanışta bir araya gelmelerini sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Festival duyurunuza oyunların tümünü izlemeyi şart koysanız da bir kapanış organize edilmediği sürece okullar oyunlarını oynayıp gitme eğilimindedirler. Amaç festival ruhuna uygun olarak çocukların değerlendirdiği, yarışma kriterine sahip olmayan bir biçim üzerinden, kapanış ruhunu yaşatabilmekti. Üç yıl üst üste denediğimiz bu biçim oldukça başarılı oldu. Bir festival coşkusu tiyatro grupları tarafından yaşandı. Bu biçimin kullanılmasında ne yazık ki başka bir neden daha var. Eğer yarışma gibi görünmüyorsa okul müdürleri bu tür etkinliklere katılma izni vermekte zorluk çıkarabiliyorlar. Ne yazık ki eğitimci kimliklerinden daha çok, ticari kimliklerine sahip çıkan özel okul müdürleri, dereceyi ve alınan ödülleri önemsiyor ve öğretmenlerinin katılım isteğini buna göre değerlendiriyorlar.

Sonuç olarak bu biçim sadece yarışma formatı gibi görünen, ama yarışma olmayan bir öneridir. Sadece bir geçiş formülü arayanlar için yazılmıştır. Savunulması gereken, çocuk da olsa jürinin hiç olmadığı, çocuk tiyatroları festivalleri, şenlikleri, buluşmalarıdır.

Ceren Okur (lachayim@hotmail.com)


***

YAZIYA DAİR Emin Keşmer adlı bir eğitimcinin YORUMU

Bu "tiyatroda yarışma" meselesi üzerine dilimin ucuna gelen bir şeyler yazmak istiyorum belki gelişigüzel olacak ama yazmam gerekir diye düşünürüm. Geçenlerde "tiyatro dünyası" postasına bir yazı göndermek istedim, ama üye olunmayınca gönderilemiyormuş yazıyı "sultan parıltı" öğretmenime gönderdim ki size iletebilsin diye ama o da söylüyor ki "yazıyı benim yazdığımı sanmışlar, cevap verdiler " diye verilen cevabı da -sizin yazdığınız cevabı-okudum, (neyse)

şimdi gelelim esas meseleye şu çok iyi niyetlerle düzenlenen imza kampanyaları beni irkiltir oldu küçümsediğim, haksız bulduğumdan değil ama "birşey yapmalı" eleştirmenin, beğenmemenin, yorumlamanın, olumlu olumsuz perspektifleri üzerine yığınla fikir üretmenin ötesinde birşey... yıllardır milyonla genç, öğrenci, 18 yaş altındaki kütleler halinde insan dehşetengiz bir "eğitim terörü" altında şartlandırılıyor; hayal dünyasıne berbat paranoya sınırları çiziliyor (güya anma, kutlama, kan revan söyleminin havada uçuştuğu savaş, kutsallıklar uğruna ölme-öldürme edebiyatı bayramlarında) ve genç ilk kez toplum karşısına çıkma, kendini sınama ve varetme deneyimini, ilk sahne etkinliğini bu korkunç söylemlerle yaşıyor... tiyatro, sanat ve bütün güzel yansılamalar bağlamındaki bütün deneyim buraya sıkışıp kalıyor maalesef çok özverili iyi niyetli birkaç öğretmen çıkıyor ve tiyatronun sihirli dünyasının kapısını işaret etmeye kalkıyor ve okul tiranlıkları akla hayale gelmedik engeller oluşturarak daha ilk adımda koyuyorlar çelmeyi... diyor ki okul yöneticisi,eğer tiyatro yapacaksan al sana milli piyesler:ya gazi ya şehit, al kan al bayrak, vatan uğruna... işte tam da bunun bir nebze aşılması için milli eğitimden bir yazı çıkarttırabildik okullara: tiyatro yarışması yapın ey okul müdürleri! (meali budur) elbette daha yazının yazılış üslubundan bile bunun hiç de özlenen bir girişim olmayacağı nasıl da belirgindi... ama hiçbir şey yapmamaktan azıcık da olsa iyi sayılamaz mıydı?

n'olur bu yazdıklarımı değerlendirirken, bildiğiniz özel, seçkin sayılabilecek okulları düşünmeyiniz sözü uzatmayayım: kimsenin böyle uzun yazıları okumaya zamanı, sabrı yok malum ama on binlerle eğitim çağındaki gence bir el uzatılmalı. onlar inanılmaz bir hızla büyüyüp hayata karışıyorlar çünkü tiyatro dünyasının sihirli kapılarının hiçbir zaman farkında olamayacak bu milyonca çocuk onlar için travmalar yaşayacakları bir "tiyatro yarışması" yaşamak, hiç tiyatro ile tanışmamaktan herhalde epeyce daha büyük bir şanstır çünkü bu çocuklar zaten hayatlarında bu travmaların kat kat büyüklerini neredeyse her gün yaşıyorlar yaşayacaklar...okullarda bu "tiyatro sevdası"nın sıkıntılarını, belalarını, olmadık engellerini hepimiz bir şekilde yaşamadık mı zaten... ama iyi ki yanlış da olsa yaşamışız...

Keşke imkanımız şansımız olsa da en doğru uygulamaları yaşasaydık. "urfa'da oxford vardı da biz mi okumamıştık?" sürçülisanımız olmuşsa bağışlayınız lütfen selam ve saygılarımla

Emin Keşmer-Öğretmen